Cinque Terre

İtalya'nın kuzeybatı sahillerinde dağlar ile deniz arasındaki yamaç ve vadilere tünemiş ufacık 5 köyden oluşan 'Cinque Terre', kesinlikle Avrupa Akdeniz'inin en el değmemiş sahilleri.

Bölgenin bakir ve yabani doğası nefes kesici bir kompozisyon oluştururken,  günün farklı saatlerinde değişen ışığın yarattığı gölge oyunları adeta bir doğa belgeselini andırıyor.  Köylerin pastel turuncu, sarı, kızıl ve terra cota renklere boyanmış evlerinin gün batımı zamanı değişen renkleri, arka fonda dağların koyu yeşili ve ön planda denizin lacivert rengi ile ruhu okşayan epik bir manzara ortaya koyuyor. Cinque Terre'nin özgün doğası o kadar muhteşem ki 1998'de UNESCO'nun dünya mirası olarak koruma altına alınmış.

Denizin dibinden dimdik yükselen kayalar ve geçit vermeyen dağların aralarına serpiştirilmiş bu köylerde, 1000 yıldır yaşayan köylülerin doğanın zorlu koşullarına nasıl adapte olduğuna ve yaşam alanları oluşturmak için nasıl sonsuz bir çaba sarf ettiğine şahit oluyorsunuz. Nerede dağların arasında denize açılan ufacık bir vadi keşfedilmiş ise orada yerleşim başlamış. Baş döndüren yükseklikteki kayalardan aşağıya inen sarp yamaçlar doğal taşlar ile taraçalandırılarak ekim alanları yaratmışlar.

Şaraplık üzüm, zeytin ve meyve ekili yüzlerce yıllık bu taraçaların hiç bozulmadan ayakta kalabilmiş olması ise mucizevi bir durum. Çünkü sonbahar, kış ve ilkbaharda bolca yağmur alan bölge, her yıl oluşan seller sonucu ciddi erozyonlar ile karşı karşıya kalıyor. Adeta her kış köylerde yeniden ayakta kalabilme savaşı veriliyor.

Köyler arasında araba yoluna bile izin vermeyen Cinque Terre bölgesinde ulaşım sadece sahilden geçen tren yolu ve dağları aşarak birbirine ulaşan köylülerin yarattığı yüzlerce yıllık yürüyüş patikaları üzerinden sağlanıyor.

Bölgenin büyülü yanı ise bu patikalarda yaptığınız yürüyüşler sırasında şahit olduğunuz muhteşem manzaralar. İnişli çıkışlı patikalarda zaman zaman rahat yürüyüşler zaman zaman zorlu tırmanışlar karşınıza çıkıyor. Ancak tüm bu zahmete değiyor. Yürüyüşünüz boyunca size mis gibi yasemin kokuları ve meltemin getirdiği deniz kokusu eşlik ederken, duyduğunuz tek ses cıvıl cıvıl kuş sesleri ve zaman zaman sarp kayalara çarpan dalgaların sesi.  Daracık patika yolların birçok bölümü tırmanış ve iniş, geriye dönüp baktığınızda sık bitki örtüsü ile kaplanmış yamaçlarda yürüdüğünüz yolu bulamıyorsunuz. Bu zorlu yolculuğun ödülü ise zaman zaman karşınızda çıkan uçsuz bucaksız uzanan Akdeniz'in tepeden nefes kesici manzarası.  İçinde bulunduğunuz ağaçlar ve makiler ile kaplanmış yeşilliğin ve de etrafta fışkırmış pembe, mor ve sarı çiçeklerin ve kaktüsler arasından aşağılarda uzanan lacivert denizi, kayalara çarpan dalgaların beyaz köpüklerini,  rüzgârın denizin üzerindeki yarattığı serpintileri seyretmek inanılmaz huzur verici bir deneyim. Rotasına göre 2 ila 4 saat arası değişen bu yürüyüşler tüm duyularınızı sonuna kadar açarak doğa ile bütünleştiğiniz anlar. Terapi gibi gelen bu yürüyüşler, kendinizle veya sevdiğiniz bir kişi ile baş başa kalarak doğanın seslerini dinlemek, aromasını koklamak, akışını izlemek ve de ritmini hissetmek için ideal.

Uzun yürüyüşlerin ardından beliriveren köyler ise en büyük ödülünüz oluyor. Zeytin ağaçları ve bağlar arasındaki köylerin tepelerden aşağıya süzülen renk renk evlerini gördüğünüzde, insanın doğaya hükmetmek yerine saygı ile uyum sağlama çabasını takdir etmeden geçemiyorsunuz.

Tabi köylerin önünde açılan uçsuz bucaksız denizin sunduğu balıklar bölgenin ana besin kaynağı olarak restoranlardaki menülerde de yerini alıyor. Tazecik leziz deniz mahsulleri yeme garantisi olan Cinque Terre köylerinde, bölgenin diğer yöresel gastronomik lezzetleri ise; beyaz şarapları ve Sciacchetrá isimli tatlı şarapları, zeytinyağı ve ançuez.

Tüm köylerde en göze çarpan özellik doğanın ve mimarinin korunması için gösterdikleri özen. Uyumsuz hiçbir beton yapıya, çirkin farklı bir binaya, anlamsız bir tabelaya rastlamıyorsunuz. Daha fazla ev inşa etmek için ise doğadan ve yeşilliklerden çalınmadığını görmek iç rahatlatıcı.

Etrafındaki yerleşimlerden izole bir şekilde, zor yaşam koşullarına rağmen kendi kendine yeterek yaşayan köylülerin doğallığı ve rahatlığı ise İtalyan zamanına geçmenizi kolaylaştırıyor.

Monterosso Al Mare

Köyler arasında en geniş alana yayılmış ve dolayısı ile en gelişmiş olanı Monterossa. Arkasında yer alan dağların kızıl pembe renklerinden ismini alan köy 1000 yıllık bir geçmişe sahip. 5 köy arasından en turistik, en kalabalık ve en az sevimlisi olan Monterosso, en çok otel seçeneğine sahip olsa da konaklamak yerine, yürüyüş sonrası öğle yemeği ya da tren ile akşam yemeği ziyaretine daha uygun. Diğer köyler daha otantik bir deneyim sunduğu için biz tercihimizi o yönde kullandık. Tüm Cinque Terre'nin en iyi gastronomik deneyimi için akşam yemeğine Ristorante Miky'ye gitmenizi tavsiye ederim. Ayrıca denize girmek isteyenler için köyün diğer tarafında uzun bir kumsal/çakıl taşı sahili bulunuyor.

Vernazza

Sahildeki limanı, yan yana dizilmiş pastel renklere boyalı taş binaların arasındaki meydanı, vadi boyunca ilerleyen ana caddesi ve de daracık iç içe geçmiş labirent gibi ara sokakları ile çok keyifli bir köy Vernazza. Güzel restoran ve otel seçenekleri de bulunduğu için bizim 3 gece konaklamayı tercih ettiğimiz köy oldu. 

Vernezza'da iken takip edebileceğiniz bir rota kayaların üzerine 1318'de inşa edilmiş Santa Margherita d'Antiocha kilisesi, ardından merdivenlerden tırmanarak 11. yüzyıldan kalma Castello Doria kalesinin ve de gözlem kulesinin muhteşem manzaraları ve de hemen altında yer alan La Cantina del Molo (Via Visconti, 27) da kendi ürettikleri şarapların tadımı.

Corniglia

5 köy arasındaki en bakir ve en az turistik olanı kesinlikle Corniglia. Sahile erişimi biraz zorlu olduğu için tamamen tepede kurulmuş bu köyün, daracık tenha sokaklarını keşfederken ara ara karşınıza çıkan manzara terasları, cici ev restoranlarının balkonları, karakterli dükkânları, dondurmacı ve fırınları çok sevimli. Gitmiş olanlar için Corniglia biraz Sakız adasının Mesta köyünü andırıyor.

Tekne seferlerinin çoğu Corniglia'da durmuyor ve bazı trenler de Corniglia'yı pas geçiyor, bu sebeple konaklamak için ideal bir köy değil. Ancak mutlaka yürüyüş rotanıza almanızı ve ziyaret etmenizi tavsiye ederim. 

Manarola ve Riomaggiore

Daracık limanları ve vadi boyunca uzanan ana caddeleri ile en şirin köyler Manorola ve Riomagigore. Konaklamak için biraz klostrofobik olsalar da öğle yemekleri için en keyifli restoranlar bu iki köyde. Ayrıca en keyifli gün batımı da Manorola'da. 

Manarola'da limanın diğer tarafına geçip Punto Bonfiglio'dan tepeye tırmanarak köyün mezarlığına ulaşıyorsunuz. Şiir gibi süslenmiş bu tepe mezarlığı çok güzel manzaralar sunuyor.

Yürüyüş Rotaları

5 köy arasında ve dağlarda yer alan dağ köylerinin tepelerine tırmanan 10 farklı rota mevcut.

5 köyü birbirine bağlayan patikanın numarası 2. BU rotanın en kolay bölümü Riomaggiore ile Manarola arasındaki 1km'lik Aşıklar Yolu. Çoğu kaldırım taşları ile döşeli düzayak olan bu yol 15-20 dakikada tamamlanıyor.  İkinci kolay bölüm ise Manarola ile Corniglia arasındaki 3kmlik yol. Düzayak olan bu patika da 40-45 dakikada tamamlanıyor.

2 numaralı patikanın en asıl en keyifli rotaları ise, Corniglia-Vernazza arasındaki 4kmlik (1-1.30 saat)ve Vernazza-Monterosso arasındaki 4kmlik (1.30-2 saat)tepe yolları. Özellikle Corniglia-Vernazza arasındaki rotada portakal çiçeklerinin mis gibi kokuları eşliğinde zeytin ağaçları ve bağların arasından manzaraları görerek ilerliyorsunuz. Epey dik olan patikalar merdivenler ve tırmanışlar ile biraz zorlayabiliyor ancak manzaralar enfes. Rotanın Monterrosso-Vernazza-Corniglia şeklinde tam tersten yaparsanız yokuşlar ve merdivenler biraz daha zorlu oluyor. Bu arada patikaların açık olup olmadığını yola çıkmadan sorup öğrenmek gerekiyor. Bazen yağmur sularının yarattığı erozyon sebebi ile patikaların bir bölümü çökmüş olduğu için tamir edene kadar kapatıyorlar.

Diğer rotalar ise sahil köylerinden dağ köylerine ulaşan patikalar. En keyiflileri ise sırası ile

• No:7 (Corniglia-San Bernardino-Cigoletta arasında - 3.5km)
• No:6d (Manorola -Volastra – Groppo arasında - 3km)
• No:8 (Vernazza – Santuario N.S. Reggio arası 1,2kmlik)
• No:9 (Monterosso – Santuario Madonna di Soviore arası 7km) 

Ayrıca uzun yürüyüş sevenler için Porto Venere ve Levante'ye kadar yürüyüş rotaları mevcut.